Kampanyalı uçak biletlerine denk gelmem sonucu daha önce gitmediğim Alanya’ya gitme kararı almıştım. Turna.com üzerinden bulduğum ucuz uçak biletiyle, İstanbul Sabiha Gökçen – Antalya uçak biletini 12-19 Ekim tarihlerinde gidiş-dönüş için her şey dahil 38 TL gibi komik bir fiyata aldım. Bundan sonra, bana müze kart çıkartmak, gideceğim rotaları belirlemek ve konaklama işini halletmek kalmıştı.
Bu yazımda Alanya Gezilecek Yerler, Antalya Havalimanı’ndan Alanya’ya nasıl gidilir, Alanya Kalesi gezi, Alanya Tekne turu, Alanya Otelleri hakkında bilgiler vermeye çalışacağım.
Yazı İçeriği
Antalya Havalimanı’ndan Alanya’ya Nasıl Gidilir ?
Öncelikle Antalya Havalimanı Alanya arası 127 km civarı. Antalya Havalimanı’ndan direkt olarak Alanya’ya gitmek için en iyi yöntem, havayolu firmalarının ya da onlarla bağlantılı acenteler aracılığıyla transfer aracı ayarlamaktır diye düşünüyorum. Sunexpress ile uçtuğumdan, 5 TL indirimli olarak Alo Transfer ya da Cartier Tour isimli firma beni 30 TL karşılığında direkt olarak Alanya’da kaldığım otelin önüne kadar bıraktı. Yolculuk yaklaşık 2 saat sürdü.
Öteki türlü ise, bildiğim kadarıyla önce Antalya Otogarı’na gelip oradan Alanya’ya giden otobüslere binmek gerekiyor. Bu benim için hem zaman kaybı hem de daha fazla uğraş vermek demekti. Bu şekilde, belki de verilen para kafa kafaya geliyor. Birinci yöntemi kesinlikle tavsiye ederim.
Alanya’da Nerede Kalınır ?
İlk defa gittiğim Alanya’da araştırmalarım sonucu kalmaya karar verdiğim yer Alin Hotel adlı otel oldu. Çift kişilik odada tek kişi kalma ve kahvaltı dahil gecelik 55 TL ödedim. Lokasyon olarak Alanya Arkeoloji Müzesi‘ne ve Damlataş Mağarası‘na çok yakın bir yerde bulunuyor. Otel çalışanları da gayet yardımseverdi. Kısacası, burayı tavsiye edebilirim.
Alanya Gezilecek Yerler
Öncelikle Alanya’da gezilecek yerler listesiyle başlayalım :
- Alanya Arkeoloji Müzesi
- Damlataş Mağarası
- Kızılkule
- Eski Tersane
- Tophane
- Alanya Kalesi
- Ehmedek Kalesi
- Alanya Feneri
- Dim Mağarası
Alanya Arkeoloji Müzesi
İki katlı bu müzenin, hem bahçesinde hem de birinci katında arkeolojik ve etnografik eserler bulunuyor. Müzenin üst katı sanırım idari bölüm olarak kullanılıyor. Müzenin ilk girişinde sol tarafta ise Selçuklu dönemi çinileri ile ilgili yapbozlar, müze nedir, kale nedir gibi soruların açıklandığı çekmecelerin bulunduğu çocuk etkinlik odası var.
Alanya Arkeoloji Müzesi giriş ücreti 2020 yılı için 10 TL, ancak Müzekart geçerli. İlk adımımızı attığımız yerden itibaren müze bahçesindeki Roma, Bizans ve İslami dönemlere ait mezartaşları ve anıtlar karşımıza çıkıyor. Bahçe bölümünün genel görünümü şu şekilde :
Müzenin içinde ise çeşitli yapılardan kalan parçalar, lahitler, 5. yüzyıl Roma dönemi sikkeleri ve Selçuklu dönemi çini parçaları yer alıyor.
Bu videonun sonuna doğru görünen iki odadan sağ tarafta bulunan odada, müzenin belki de sembolü olan Herakles heykeli ve onunla ilgili bilgiler ile zeminde geniş bir mozaik alanı sergileniyor.
Sol tarafta bulunan odada ise Roma’dan Osmanlı dönemlerine kadar denizcilikle ilgili eserler bulunuyor. Bunun dışında bu odada denizcilikle ilgili terimler ve ölçüler, 19. yüzyıldan kalma Osmanlı dönemi bir top, Alanya Kalesi’nin gemi trafiğine ışık tutan ve üzerine bir sürü gemi grafitisinin çizildiği bir duvar örneği ve içi amfora dolu bir gemi örneği sergileniyor.
Ayrıca, müzenin bahçesinde birkaç adet de tavus kuşu da dolanıp duruyor.
Damlataş Mağarası
Alanya Arkeoloji Müzesi’ne yakın ve Damlataş Plajı’nın kenarında bulunan Damlataş Mağarası’nda nem oranı 98% imiş ve sıcaklık yaz-kış aynı olup 22.3 derece civarındaymış. Mağarayı dolaşıp çıktığımda yüksek orandaki nemden dolayı gerçekten vücudumdan oluk oluk terler boşalmıştı.
Mağaraya ilk girişten itibaren yaklaşık bir 30 metre yürünüyor ve ondan sonra merdivenlerle aşağıya iniliyor. Bu yükseklik de tahminen 10-15 metre civarında. Kısacası, mağara çok küçük olduğu için sadece bakıp çıkıyorsunuz. Maksimum geçirilecek süre 10 dakikadır.
Damlataş Mağarası’na giriş ücreti tam 7 TL, öğrenciler için ise 4 TL ‘dir ve Müzekart geçerli değil. Yalnız dikkat ettim, görevli öğrenci mi tam mı diye soruyor. Siz öğrenciyim dediğiniz zaman 3 TL ödüyorsunuz. Yani öğrenci kimliği göstereni görmedim. Bana da sordu “Öğrenci değil mi? 3 TL” diye. Ben ise “Demek ki öğrenciyim desem 3 TL eksik verip geçecektim, değil mi” cevabını verince adam kıvırmaya başlamıştı.
Son olarak, bu mağaraya ayrıca astım hastaları da şifa bulmak amacıyla geliyormuş. Onlardan alınan ücret ise sembolik bir şey.
Kızılkule
Alanya Kalesi’nin Dış Kale denen deniz tarafındaki bölümüne, Selçuklu Sultanı I. Alaaddin Keykubad tarafından 1226 yılında eklenen bu sekizgen planlı kule bugün Alanya’nın simgesi durumunda. Bu kulenin mimarı aynı zamanda Sinop Kalesi’ni de yapan Halepli Ebu Ali Reha el Kettani adında bir mimarmış.
Evliya Çelebi’nin anlatımına göre bu kule, kuşatma sırasında 2000 adam alır sağlam bir kuleymiş. Normal zamanlarda “İkinci dizdar burada 40 adet nefer ile oturur” der.
Kulede toplam 5 adet kat bulunuyor. Son 3 katı açık teras şeklindedir. Kulede ayrıca bir tane de sarnıç yer alıyor. Kulenin teras katlarını, çektiğim videoda görebilirsiniz.
Kızılkule’nin içi ise şu şekilde :
Son olarak, belki hatırlayanınız vardır. Kızılkule’nin resmi bir dönem 250.000 TL’lik kağıt paramızın üzerinde yer alıyordu. Bu arada, Kızılkule’ye giriş ücreti 10 TL, ancak Müzekart geçiyor.
Eski Tersane
Gemilerin yapıldığı ve onarıldığı bu Tersane de yine I. Alaaddin Keykubad tarafından 1227 yılında yaptırılmış. Tersane’ye giriş 6 TL, ancak burada da yine Müzekart geçerli.
Tersane’ye girmeden sol tarafta bir oda bulunuyor. Burası mescit. Sağ tarafındaki oda ise tersane memurları için yapıldığı sanılan bir bölümdür. Oraya giriş yok sanıyorum. Giriş kapısının hemen üstünde bulunan kitabede ise Sultan’ın arması ve kendisini yücelten sözler yazılıymış.
Tersaneye girişten itibaren kemerli duvarlar ile birbirinden ayrılmış beş adet bölme karşımıza çıkıyor. Birinci bölme antik dönem vincinin sergilendiği bölüm, ikinci bölme tekne imalatıyla ilgili bölüm, üçüncü bölme tekne yapım aletlerinin sergilendiği bölüm, dördüncü bölme antik çıpalarla ilgili bölüm, beşinci ve son bölme ise antik navigasyon bölümüdür.
Son olarak, bu Selçuklu tersanesinin dışarıdan görünümü ise şu şekilde :
Tophane
Limanı ve tersaneyi korumak için yapılan bu bina iki katlıdır. Fazla ışık almayan Tophane binasının içinde teras gibi bir kata çıkan merdivenli bir bölüm var ama merdivenleri pek sağlam değil.
Merak edip o karanlıkta merdivenleri takip ettim ve çıkış noktasının yarısı büyük bir taşla kapanmıştı. Açık olan kısımdan hafiften kendimi zorlayıp yukarıya attım ve teras gibi bir kata çıktım.
Tophane binasının kara tarafına doğru olan bölümü çıkışında ise yukarıya İç Kale’ye doğru giden bir yol bulunuyor.
Alanya Kalesi
Son haliyle bir Selçuklu kalesi olan Alanya Kalesi’ni Dış Kale, Orta Kale ve İç Kale olarak üç bölümde anlatmaya çalışacağım. Aslında, Ehmedek Kalesi de Alanya Kalesi’nin bir parçası gibi, ancak onda ayrı bir başlıkta bahsedeğim.
Bu arada, Alanya Kalesi giriş ücreti 30 TL, ancak Müzekart geçerli.
Damlataş Mağarası’nın bulunduğu yerdeki kale tabelasından itibaren yukarıya Alanya Kalesi’ne çıkış yaklaşık 3,5 kilometre. Bildiğim kadarıyla merkezden kaleye minibüsler de kalkıyor ama bugüne kadarki bütün kale ziyaretlerimi ne kadar yokuş da olsa hep yürüyerek yaptığım için zor da olsa Alanya Kalesi’ne de yürüyerek çıktım.
Şimdi, bahsettiğim kale tabelasından Alanya Kalesi’nin orjinal ana giriş kapısı olan yere gelince yolun yarısına gelmiş oluyoruz. Buraya kadar normal tempoda 20 dakikaya yakın yorucu bir yolu yürüyoruz. Ana giriş kapısı şöyle bir şey :
Burada yer alan gişedeki görevli, kale ile ilgili gerçekten güzel bilgiler veriyor. Tabi sorarsanız.
Ana giriş kapısından geçip sol ardından sağ yapınca bir alana geliniyor. Yine görevli abinin bana özel anlatımına göre, bu noktada eskiden pazar kurulduğu için bu cepheye bakan kapıya ise Pazar Kapısı denirmiş. Bu kapının üzerinde de yine bir Selçuklu kitabesi göze çarpıyor.
İşte bu noktadan sonra yol ikiye ayrılıyor :
- Normal asfalt yolu takip edince tam 1750 metre sonra direkt olarak asıl Alanya Kalesi olan İç Kale‘ye varılıyor.
- Diğer yol ise direkt olarak 285 metre sonra Ehmedek Kalesi‘nin bulunduğu mahalleye çıkan patika yol.
Görevlinin tavsiyesiyle ben patika yolu tercih ettim. Benim de önerim kesinlikle bu yoldan gitmek. Buradan İç Kale’ye de tabelalar sayesinde gayet kolay ulaşılıyor. Ehmedek Kalesi ve Mahallesi ile İç Kale’den aşağıda bahsedeceğim.
Şimdi kalenin bölümlerinden bahsedecek olursam :
1) Dış Kale : Kızılkule, Tersane ve Tophane binasının bulunduğu alan Dış Kale denen bölgede kalıyor ki bu yapılardan yukarıda bahsetmiştim.
2) Orta Kale : Geniş bir alanı kaplayan Orta Kale sınırlarında ise önemli olarak nitelendirilebilecek Arap Evliyası denen bir yapı bulunuyor. Bu yapının aslında üç dönem geçmişi varmış.
Şöyle ki, birinci dönem olarak bahsedilen Hellenistik Dönem’de burası, 6 metre genişliğinde kare şeklinde bir kule olarak kullanılırken, ikinci dönem olan Bizans döneminde bu kulenin kalıntıları üzerine küçük bir kilise inşa edilmiş. Son dönem olan Selçuklu döneminde ise bu yapı kilise olarak korunmaya devam etmiş ve çatı kısmı mazgallı bir korkulukla emniyet altına alınmış.
Son olarak, kilise önündeki alan ise bu bahsettiğim dönemlerde mezarlık olarak kullanılmış. Bugünkü Arap Evliyası ismini ise buradaki bir mezardan almış.
3) İç Kale : Alanya Kalesi’nin asıl bölümü bu kısımdır. Müze Kartımızı bu bölümde kullanıyoruz. Gerçi Ehmedek Kalesi girişinde de kullanmıştım. İç Kale’nin internette akşam 7’de kapandığı yazıyor ancak doğrusu 18:30. Genel itibariyle İç Kale’nin görünümü ise şu şekilde :
İç Kale’ye ilk adımımızı attıktan sonra sol tarafta birkaç adet sarnıç karşımıza çıkıyor. İleriye doğru yürüdüğümüzde tahtadan yapılmış bir gezi yolu var. Bu yolun sağ tarafı nda yine bir sarnıç ve eski Saray Kompleksi denen bölüm vardı ama ben oradayken bu bölüme giriş kapalıydı.
Biraz daha ilerleyince orta kısımda yine bir sarnıç göze çarpıyor. Hayatımda en çok sarnıcı bu Alanya Kalesi’nde gördüğüme eminim. Tahminimce bir bütün olarak Alanya Kalesi’nde yüzlerce sarnıç var. Bu İç Kale’deki sarnıçların bazıları kuyu şeklinde, bazıları ise tuğlalarla örülmüş depo şeklinde.
Neyse, devam edelim. Orta kısımdaki büyük su sarnıcını geçince 11. yüzyıla tarihlenen eski bir kilise kalıntısı karşımıza çıkıyor. Etrafı çevrili olduğu için içine giremedim. Dolayısıyla içinde freskler veya mozaikler var mı yok mu bilmiyorum.
Bu kilisenin yan arkasında ise askeri amaçlı kullanılan koğuşlar yer alıyor.
Koğuşların yanındaki merdivenlerden çıkılan bölüm ise sunduğu nefis manzarasıyla İç Kale’deki en turistik bölümdür. Ben de burada gün batımını şu fotoğrafla yakalamıştım.
Bu İç Kale’de ayrıca resmin sol tarafındaki parmaklıklı alan ise Adam Atacağı denen yer. Altında ise 15 metrelik bir zindan bulunuyor.
- Alanya Kalesi Adam Atacağı Hikayesi
Rivayete göre, Romalılar zamanında burada kalan suçlular, zindanlar kalabalıklaştığında güreştirilirmiş ve iki mahkumdan biri diğerini uçurumdan aşağıya attığında kazanan mahkuma son bir şans verilirmiş. Eline üç adet taş verilir ve bu üç taştan birini denize ulaştırırsa affedilirmiş.
Denizden 250 metre yükseklikte olan bu alandan taşı denize ulaştırmak kolay gibi görünse de hava akımı ve yer çekimi etkisiyle bu neredeyse imkansızmış. Doğal olarak, taşı denize ulaştırmada başarısız olan suçlu, askerler tarafından bu noktadan denize atılırmış.
Bu resimden sonra aşağı burcun oraya inip surların yanından devam edip kaleden çıktım. İç Kale’nin girişinden yukarıda bahsettiğim Damlataş Mağarası’nın yakınındaki kale tabelasına yani bir bakıma şehir merkezine tam 40 dakikada indim.
Ehmedek Kalesi
Kaleye girişte yer alan panoya göre Ehmedek kelimesi Çağatay Lehçesi‘nden gelip “müstahkem bir beldenin içindeki hisar” anlamına geliyormuş. Şekil olarak üç büyük kule görünümünde olan bu kale kompleksinin içerisinde benim sayabildiğim kadarıyla üç adet sarnıç, bir tane küçük hamam ve çeşitli dönemlerden kalma kale kapıları bulunuyor.
Yukarıda bahsettiğim ana giriş kapısından sonraki patika yol takip edildiğinde, antik dönemlerden kalma birçok kale kapısı bulunuyor. Onlardan bir tanesi şuydu :
Biraz daha yukarıya devam edildiğinde bir mahalleye varılıyor. Burada ilk karşımıza çıkan yer Süleymaniye Camii. Bugünkü haliyle 16. yüzyıl Osmanlı yapısı olan camii, asıl olarak 1231 yılında Selçuklu Sultanı I. Alaaddin Keykubad tarafından yaptırılmış.
Caminin hemen yanında ise yöreye özgü bir ev bulunuyor. Tam olarak ne olduğunu bilmiyorum.
Ehmedek Kalesi ve Ehmedek Sokak’taki işim bittikten sonra tabelaları takip ederek İç Kale’ye doğru giderken yol üzerinde de bazı yapılar dikkatimi çekti. Bunlarda ilki 1230 yılında yapılan ve Akşebe Türbesi denen bir yapı. Akşebe’nin kim olduğu kesin olarak bilinmese de bu yapının kitabesinden anlaşıldığı kadarıyla kalenin ilk dizdarlarından biri olduğu tahmin ediliyormuş.
Akşebe Türbesi’nden biraz daha ilerleyince yine sarnıçlar, el sanatları merkezi binası ve İç Kale’nin girişine gelmeden hemen solda bulunan Selçuklular döneminden kalma bir hamam bulunuyor. Hamamın her köşesinde bir çeşme ve kendine ait bir sarnıcı bulunuyormuş.
Alanya Feneri
Kimi yerlerde 1720 yılında Nevşehirli Damat İbrahim Paşa tarafından yaptırıldığı, kimi yerlerde ise 1880 yılında Fransız müteahhitler tarafından yaptırıldığı yazan bu deniz feneri deniz seviyesinden 209 metre yukarıda bulunuyor. İç Kale’den aşağıya doğru yürürken yolun kenarına yakın bir yerde bulunan bu tarihi fenere giriş, o saatte kapalı olduğu için gidememiştim. Bugün hala kullanımdaymış.
Dim Mağarası
Alanya’nın biraz dışında bulunan ve şehir merkezine 11 km mesafede olan Dim Mağarası, deniz seviyesinden 232 metre yükseklikte olup Cebeli Reis Dağı’nın yamacında bulunuyor. Mağaranın yıl boyunca olan sıcaklığı 18 derece civarında.
Dim Mağarası’nın giriş ücreti 25 TL’dir. Ziyaret saatleri ise aylara göre değişiyor. Kış aylarında 09:00-17:00, yaz döneminde ise 09:00-19:00 saatleri arası açıktır.
Alanya şehir merkezinden kalkan belediye otobüsleriyle de Dim Mağarası’na ulaşılabiliyor.
Alanya’da Ne Yenir ?
Türkiye sınırları içerisinde olduğumuz için özellikle şuraya gidin buraya gidin, diye önerilerde bulunmayacağım. Ben genel olarak, gittiğim yerlerde bir sonraki günü de düşünerek market alışverişleri yapmayı tercih ediyorum. Yine de Alanya’ya vardığım ilk gün, biraz dinlendikten sonra otel müdürünün yönlendirmesiyle civarda bulunan bir lokantaya gitmiştim.
Derya Lokantası : Burası kaldığım otelin bulunduğu Hacı Hamdioğlu Caddesi ile Atatürk Bulvarı’nın kesiştiği yerde, köşede bulunan bir mekandır. Bu lokantada 1 tabak kuru fasulye, biraz pilav, 1 ayran ve 1 adet fırın sütlaç için 20 TL ödedim. Fiyat aslında normal ama 5 TL daha ucuz olabilirdi diye düşünüyorum. Yani foursquare’de abartıldığı kadar çok nefis ve çok ucuz bir yer değil.
Yine kaldığım otele çok yakın bir yerde Migros ve Turist Info’nun bulunduğu Damlataş Caddesi’nden biraz ilerleyince sol tarafta bir yerde Bim ise bulunuyor. Kısacası her yer market dolu.
Alanya Gece Hayatı
Alanya’da eğlence mekanları, barlar ve restorant tarzı yerler genel olarak Yat Limanı çevresinde bulunuyor. Daha çok kültür turu amaçlı geldiğimden açıkçası hiçbir mekana girmedim. Zaten artık sezon sonlarına gelindiği için mekanların hemen hemen hepsi neredeyse boştu diyebilirim.
Yine de hem gözlemlediğim hem de kaldığım otelin resepsiyonundan aldığım bilgiler kadarıyla Robin Hood Bar, Havana Club, Club Planet Disco ve Crazy Horse öne çıkan mekanlardanmış.
Alanya Tekne Turu
Öncelikle Alanya Yat Limanı’ndan hareket eden teknelerin hepsi aynı turu yapıyor. Fiyat olarak ise yine hemen hemen hepsi öğle yemeği ve sınırsız alkolsüz içecek dahil 80-100 TL aralığında.
Tekne turuna katılmadan önce ise öylesine çeşitli turlar da dahil fiyat öğrenmek için bir acenteye gittiğimde bu tekne turu için 110 TL fiyat çekmişlerdi. Sonuç olarak, oteldeki resepsiyon abinin yardımıyla 70 TL’ye biletimi almış oldum.
Tur detaylarına gelecek olursam… Turlar, Yat Limanı’ndan saat 10:00-10:15 civarı kalkıyor, akşam 15:30 gibi tekrar limana geliyor. Saat 16:00 gibi de otellerde oluyorsunuz. Otelden alıp yine otele bırakıyorlar.
-
Alanya Tekne Turu Yorumlarım
Bu noktada aynı turu yapan bir sürü tekne olduğu için özellikle bir isim önermeyeceğim. Ancak, benim katıldığım tekne Cüneyt Baba isimli tekne idi. Açıkçası, tekne ekibini yetersiz buldum. Tekrar Alanya’ya gidip tekne turuna katılırsam kesinlikle başka teknenin turuna katılırım.
Onun dışında, saat 10:00’da kalkması gereken tekne, denize attıkları çıpayı çıkaramadıkları için 1 saat geç kalktı. Diğer teknelere yetişmek ve belirtilen saatte limana geri dönmek için söz verdikleri Ulaş Plajı ve Çamur Mağarası gibi yerlerde durmadılar. Yunus balıklarını seyretmek için daha açığa ilerlemek yerine, ilerlemiş gibi yapıp köpük partisi ile insanları oyalayıp limana döndüler.
Sonuç olarak, organizasyonlarını beğenmesem de yine de denizime girdim, yemeğimi yedim, manzaramı seyrettim. Yani, verdiğim paranın karışılığını hemen hemen aldım diyebilirim.
Turlar öncelikle, limandan ayrılıp Kızılkule ve Tersane açıklarında duruyor ve burada yaklaşık 20 dakika yüzme molası veriliyor. Daha sonra, Alanya Kalesi’nin bulunduğu yarımada çevresini dolaşarak sırasıyla Aşıklar Mağarası, Korsanlar Mağarası ve Fosforlu Mağara‘yı ziyaret ediyor, ancak buralarda yüzme molası verilmiyor. Dolayısıyla, mağara içlerinde yüzülemiyor. Ha belki mola veren tekneler vardır ama ben görmedim. Bilmiyorum belki de geç kalktığımızdan da olabilir.
Daha sonraları, Kleopatra Plajı önünden geçiliyor ve Yeni Liman denen bölgeye öğlen vakti gelip demirliyor. Burada yarım saat yüzme, yarım saat de yemek molası olmak üzere toplamda 1 saat duruyor. Bu noktadan sonra Ulaş Plajı‘na uğruyor (ancak bizimki rüzgarı bahane etti) ve yüzme molasından sonra Çamurlu Mağara‘da duruyor.
Son olarak ise daha açığa gidip şanslıysak yunus balıklarını görüp tekrar Kızılkule ve Tersane önünde yüzme molası veriyor. Ondan sonra ise saat 15:30 gibi Yat Limanı’na geri dönüyor.
Sonuç olarak, Marmaris ve Kuşadası turları ile karşılaştırdığımda onlar 09:30’da başlayıp 16:30’a kadar sürerken, Alanya’dakiler 10:00’da başlayıp 15:30’a kadar sürüyor.
Gece turları için ise yine Yat Limanı’ndan kalkan aynı tekneler var. 1 saat süren gezinti için 45 TL isteseler de, biraz pazarlık ile 30 TL’ye düşüyorlar.
Alanya’da kaldığım süre içerisinde gezip gördüğüm yerler bunlar oldu. Bu saydıklarım dışında biraz daha fazla zamanım olsaydı Alanya civarında bulunan Syedra Antik Kenti, Leartes Antik Kenti ve Iotape Antik Kenti’ne gitmek isterdim.
Alanya Araç Kiralama
Rentalcars Connect üzerinden Alanya’da kolay bir şekilde size uygun aracı kiralamak için aşağıdaki arama motorunu kullanabilirsiniz.
Seyahat fotoğraflarım ve videolarım için beni sosyal medya hesaplarımdan da takip edebilirsiniz.
INSTAGRAM : @seqununseyahatnamesi
Güzel bir yer, özellikle Alanya Kalesi’ndeki manzara süper. Şanssız bir tekne turu maceranız olmuş. Birbirinden değişik tekneler baya dikkatimi çekmişti ama tekne turu yapamak nasip olmamıştır. 🙂