Bu yazımda Atina’nın, 6. yüzyılda kurulan ve 1.200 yıl boyunca şehrin ana merkezi olan Antik Agora‘dan bahsedeceğim.
Yazı İçeriği
Agora Ne Demek ?
Öncelikle Agora, pazar yeri, toplanma yeri gibi anlamlara geliyor. Tabi sadece adından anlaşılacağı üzere insanların mallarını alıp sattığı yer olarak değil; aynı zamanda politikanın, ticaretin, felsefenin, dinin, sanatın ve atletizmin merkezi olmuş.
Burası aynı zamanda Socrates’in halka hitap ettiği, demokrasinin doğduğu ve St. Paul’un vaaz verdiği yer. Bu çeşitli kullanımı yüzünden Agora’daki yapılar birbiriyle tutarsız olduğu için biraz kafa karıştırıcı.
Açıkçası ya rehber eşliğinde gezilmesi ya da detaylı bir araştırma sonucu edinilmiş bilgi ile gezilmesi taraftarıyım. Yine de görülmesi gereken en önemli yapıları ve izlenimlerimi, gözlemlediğim kadarıyla anlatmaya çalışacağım.
Atina Antik Agora Giriş Ücreti ve Ziyaret Saatleri
Atina Antik Agora’nın giriş ücreti 10 Euro‘dur ve bu ücrete Agora Müzesi’ne giriş de dahildir.
Atina Antik Agora’nın ziyaret saatleri ise 08:00 – 20:00 arasındadır, ancak son giriş 19:45’tir.
Atina Antik Agora’ya Nasıl Gidilir?
Yine Akropolis kombine biletimizi aldığımızdan, buraya ekstra bir ücret vermiyoruz, sadece görevliye kombine biletimizi veriyoruz. O da ilgili kısmı yırtıp bileti bize geri veriyor. Bu arada bilet gişesinin yanında su makineleri var. Parayı atıp ilgili harf ve numaraya basıp (C5 gibi) suyunuzu alıyorsunuz.
Atina Antik Agora Gezilecek Yerler
Antk Agora’da gidiş yönüme göre önemli gördüğüm yapıları şu şekilde :
Nymphaion
Akropolis tarafından Agora’ya ulaştığım için ilk gördüğüm yapı 11. yüzyıl yapımı eski Bizans kilisesiydi. Aslında burası Nymphaion’un bulunduğu yer. Nymphaion ise Eski Yunan’da çeşme anlamına geliyormuş. Bu kilise de Nymphaion kalıntıları üzerine inşa edilmiş.
Orta Stoa
Panathenaic yoldan biraz devam ettiğimde sol tarafta kalan bölüm Orta Stoa (Middle Stoa) olarak adlandırılıyor.
Eskiden burası merkezi Agora’nın en önemli kısımlarındanmış. İki tarafında Dor üslubu sütunlar ile birbirine bağlıymış. Tabi şu an sadece bu sütunların yıkık kısımları görülüyor. Görünen sütunlar da pek bir anlam ifade etmiyor gibi.
Drenaj Sistemi
Orta Stoa’dan geçerek bir başka önemli sayılan ve antik drenaj yolunu fotoğrafladım. Bu drenaj yolu, sağanak yağmur yağdığında Akropolis, Areopagos ve Agora‘nın toprak tarafından emilemeyen sularını, şu an büyük ölçüde kurumuş Eridanos ırmağına yollamak için yapılmış. Bahsettiğim akacın bir kısmı şu şekilde :
Tholos
Daire şeklinde bir blokun ortasında şu an sadece kırık bir sütun bulunan Tholos’un yanındaki levhaya göre, burada her 35-36 gün için çalışan 50 üyeli yürütme komitesi toplanırmış. Yani toplamda bir yılda 50 kişilik on farklı grup görev alırmış. Kelime anlamı ise arı kovanıymış.
Agrippa Odeonu
İmparator Augustus’un memurlarından biri olan Agrippa tarafından M.Ö 15’te, 1000 kişi kapasiteli ve iki katlı olarak yapılmış bir odeon iken Heruli kabilesi tarafından M.S 267’de yıkılıp yerine M.S 400’de bir Gymnasium yapılmış.
Burada eskiden müzikal gösteriler yapılırmış. Sonradan Devler Sarayı adında bir yapı inşa edilmiş. Bu sarayın kuzey kısmına da 4 adet yılanlı, kıvrımlı Triton denen yani yarı insan yarı balık şeklinde tanrı heykeli yapılmış ve şu an bu heykellerin üç tanesi hala görülüyor. Ben arka kısmını çektim.
Attalos Stoası
Bu iki katlı stoa, bizim Bergama kralı II. Attalos tarafından yapılmış. 1956 yılında Amerikan Arkeoloji Okulu tarafından restore edilmiş ve şu an bu antik alanda bulunan tarihi eserlerin sergilendiği Agora Müzesi olarak kullanılıyor.
Bu müze içerisinde Atinalıların, Spartalılar’a karşı MÖ. 425’te kazandığı Pylos savaşında kullanılan Bronz Sparta Kalkanı, Atinalıların demokrasi kitabesi, Zafer tanrıçası Nike’nin büstü gibi tarihi eserler, dışında ise mermer bir zemin var ve çeşitli heykeller sergileniyor.
Hephaestus Tapınağı
Bu tapınak, Yunanistan’daki klasik tapınaklar arasında en iyi korunmuş olanıymış. MÖ. 5. yy.da yapılmış ve Hephaestus ve Athena’ya adanmış. Akropolis’teki Parthenon ile çok benzer ama ondan biraz daha küçük bir yapı.
Açıklamalara göre, içinde kabartma şeklindeki düvar süsleri Theseus ve Herakles‘i tasvir ediyormuş. Tabi içeri giriş yasak olduğu için bakamadım. Bu tapınak, adını sonradan öğrendiğim Agoraios Kolonos adlı tepe üzerinde yer alıyor.
Zeus Sunağı
Bu yapının da muhtemelen Pnyx’te yapılıp, M.Ö 4. yüzyılda yerinden sökülüp Agora’ya getirildiği tahmin ediliyormuş. Tabi şu an taş yığınından başka bir şey görünmüyor.
Yukarıda anlatmaya çalıştığım yapıların dışında da taş üzerinde adı yazan ama zamana yenik düşmüş ve şu an taş yığınından başka bir şey olmayan başka yapılar da var.
Hem havanın çok sıcak oluşu hem de çok yorulduğumdan diğer yapıların açıklamalarını detaylı bir şekilde okumadım. Yolu devam edip diğer kapıdan çıktığımda Adrianou Caddesi‘nde olduğumu anladım. Biraz enerji topladıktan sonra kombine biletimin bana vermiş olduğu yetkiye dayanarak önce Hadrian Kütüphanesi ve daha sonra da Roma Agorası’na göz attım.
Roma Agorası ile ilgili gezi notlarımı okumak için Atina Roma Agorası adlı yazıma göz atabilirsiniz.
Seyahat fotoğraflarım ve videolarım için beni sosyal medya hesaplarımdan da takip edebilirsiniz.
INSTAGRAM : @seqununseyahatnamesi
Güzel bir yazı olmuş gerçekten.
Bir antik siteyi bile bu kadar detaylı anlatan başka bir yazar görmedim. Gerçekten helal olsun. Diğer yazılarınızı da okudum. Gerçekten çok emek verildiği belli. Aynı çizginizi korursanız hak ettiğiniz yerlere geleceğinizden eminim.
Teşekkürler Mehmet Bey. Elimden geldiği kadar anlaşılır yazmaya ve insanlara yardımcı olmaya çalışıyorum.